SANAT GÖÇLE BULUŞUYOR
Tierburg mekânı odası [kale]
Lisl Ponger`e ait „Passagen“ (Pasajlar) adlı filmde, göç konusu ve turizmin hareketli toplumun – hangi sosyal bakış açısından bakıldığına bağımlı olarak – iki ayrı vukuat olarak gösterilmektedir. Ponger, Avrupa`nın varsayılan üstünlüğünü de, sömürgeciliğin mirasçısını soru işareti altına alıyor. 20. Yüzyılın ikinci yarısından güzel tatil resimleri arka taraftan gelen seslerle açıklanıyor. Ve böylece değiştiriliyor. Tatil hatıraları ve göç konulu hikayelerin arasında yavaş bir dönüşme meydana geliyor.
Malé’de Monclassico mekânı odası
Göçmenler sık sık sadece öğrenmeye muhtaç, zayıf ve yenik mağdurlar olarak algılanmaktadır. Ana Hoffner sahnelediği bir okuma performansında çok tesirli biçimde bu rolü özgüvenle reddettiğini göstermişti. Bununla birlikte, şimdiki zamanda sık sık yansıtılmamış ırkçı tutumların geniş bir mutabakat bularak onaylandığını eleştirmişti. Ana Hoffner ayrıca dolaylı yollardan bizi göç konusuna hangi ilişkide bulunduğumuzu ve nasıl tavır koyduğumuzu müzede düşünmeye zorluyor.
Malé’de Dimaro mekânı odası [Güney Tirol’da mekân]
Sanatçı Farida Heuck 2011 yılında Innsbrucker Maria-Theresien-Straße`da bir girişimi tasarladı. Bu eylemde hayali bir komisyon „Birden fazla dil bilme yasası“ olarak adlandırılan kanun hakkında görüş alış verişinde bulundu. Bu yasanın anlamı: Sadece bir dil bilen Avusturyalı insanların, ancak Avrupa Birliğinde konuşulmayan ayrı bir dil öğrenmeleri şartıyla bu ülkede kalmalarına izin verilmesidir. Bu gülünçleme, siyasi iktidar strüktürlerin maskesini mizah biçiminde düşürüyor ve entegrasyonun dil bilgisine indirgenmiş olmasında, kabul edilemeyecek şartların meydana gelmesini ortaya çıkarıyor.